Haziran 19, 2019
1.208 Okunma
İranlı usta yönetmen: Abbas Kiyarüstemi.
76 yaşındaki İran'ın usta yönetmeni Abbas Kiyarüstemi, kısa sure önce kanser hastalığından ötürü Paris'ta vefat etti. Abbas, daha önce Çin ve İran'ın işbirliğiyle çekeceği “Hangzhou Aşkı” filmin çekim hazırlığı yapmaktaydı. Abbas Kiyarüstemi, geçen sene de Beijing'de 798 Sanat Merkezi'nde “Hangzhou Aşkı” adlı filmle ilgili etkinliğe katılmıştı.
“Hangzhou Aşkı”, Çinli ve İranlı oyuncuların ortaklaşa katılacakları bir film olacaktı. Egzotik aşkı ve farklı kültürlerin kaynaşmasını anlatacak bu film, Çin'de gösterime girecekti. Ancak Abbas Kiyarüstemi'nin aniden hayatını kaybetmesi, filmin çekimini yarıda bıraktı.
Haziran 2014'ten beri, Abbas, Çin'in Hangzhou kentinde film hazırlığı yapmaya başladı. Bu Çin gezisinde en çok onun dikkatini çeken oteldeki bir hizmetçi kadın oldu. Abbas, “İçten ve iyi kalpli olan bu kadın, öz güveniyle hayat dolu. Hem de bu kadın kamera önünde hiç çekinmiyor” diye konuşmuştu. Bir hafta içinde, Abbas, bu kadınla ilgili bir belgel çekip İran'a götürdü.
Daha sonra “Hangzhou Aşk” filminin hikayelerini saptayan Abbas, bir kez daha Hangzhou'ya gitti. Kadın hizmetçinin hikayesi sadece filmin bir parçası. Bu kez Abbas, otelde yıllardır çalışan bir müdürle röportaj yaparak, oteldeki diğer hikâyeleri öğrendi. Abbas, daha önceki kadın hizmetçiyle bir kez daha buluşup, kadının evinde gündelik hayatına dair görüntülerini aldı.
Abbas'ın filmlerinde izleyicileri heyecanlandıran dramatik çatışmalar, görkemli görüntüler ve şiddetli dövüş sahneleri fazla yer almıyor. Ancak Abbas, günlük sıradan hikâyelerden insanlığın en taze duygularını keşfetme becerisine sahip usta bir yönetmendi.
Kiyarüstemi, İran Sineması'nda 1960'ların sonunda başlayan İran Yeni Dalgası'nın yönetmenlerindendir. Bu akımın en belirgin özelliği şiirsel diyalogları, politik ve felsefi konularla ilgili alegorik hikaye anlatma tarzıdır. Kiyarüstemi filmlerinde bu özelliklere sıkca rastlamak mümkündür. Ayrıca yönetmen filmlerinde genelde çocuk kahramanlara, kırsal yörelerde geçen filmlere, belgesel tarzı hikaye anlatımlarına ve sabit kamera kullanımına sıklıkla rastlamak mümkündür. Ayrıca İran şiiri diyaloglarından, film isimlerinden filmlerinde yararlanması ve çoğunlukla belgesel tarzda film yapımını tercih etmesi de yönetmenin belirgin özelliklerindendir.
İran'ın başkenti Tahran'daki bir orta halli ailede dünyaya gözlerini açan Abbas, küçüklüğünden beri resim çizmeyi öğreniyordu. Çocukluk iken içine kapanık olan Abbas, sınıftaki arkadaşlarıyla az konuşurdu ve sadece resim çizmekle kendisinin düşüncelerini anlatırdı. Daha sonra güzel sanat akademisine giren Abbas, birdenbire kendisinin güzel sanat öğrenmeye uygun olmadığını hissetti. Bundan sonra Abbas, bir taraftan akademide ders almaya, diğer taraftan da yarı-zamanlı bir işte çalışmaya başladı.
Mezun olduktan sonra, reklam filmi çekmekle sinema alanına giren Abbas, 1970 yılında “Ekmek ve Ara Sokak” isimli ilk lirik kısa filmini çekti. Bu filmin doğaçlama performanslarındaki belgesel tarzı, filmde profesyonel oyuncuların oynamaları ve gerçek hayatın ritmi gibi özellikler daha sonraki yapıtlarda da görülebilir.
1980'li yıllarda, Abbas, okula başlama yaşına giren çocukları yansıtan “Birinci Sınıf” (1985) ve “Ödev” (1989) gibi bir dizi film çekdikten sonra ün kazanmaya başladı. Bundan sonra İran, hatta tüm dünyada çocuk filmi dalgası ortaya çıkmaya başladı.
Abbas'ın şiirsel diyaloglar içeren yapıtlarından biri de “Zeytin Ağaçları Altında“. Filmin hikayesi, 1990 İran depremi sonrasında, Kuzey İran'da geçer… Diğer Kiyarüstemi filmleri gibi basit ve doğal bir anlatımın hâkim olduğu filmde, sanat ve hayat arasındaki ilişki tüm karmaşıklığıyla ve kurguyla gerçeğin sınırları sürekli bulanıklaştırılarak ele alınmıştır.
Şiirsel diyalogun yanı sıra, Abbas'ın filmlerinde ara sıra felsefi konularla ilgili alegorik hikaye anlatma tarzı bulunur. Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü kazan “Kirazın Tadı“, Tahran'ın kenar mahallelerinden birinde arabasıyla dolaşarak intihar ettikten sonra para karşılığında mezarına toprak atacak birini arayan orta yaşlı bir adam hakkında, minimalist bir filmdir. Filmde alışılmamış biriyle karşılaşan yönetmen din, can ve İran kültürüne ait düşünceleri yansıtarak, can ve ölümün özüne değinir. Filmin çekim senaryosu, kitap olarak basıldı. Çeşitli ülke eleştirmenlerinden övgüler alan film, internet sitesi Rotten Tomatoes'ta da yüzde 80 olumlu puan aldı.
Son yıllarda, Abbas, dünyanın çeşitli yerlerinde film çekimleri yapmıştı. 2010 yılı yapımı “Aslı Gibidir” adlı filmin çekimi İtalya'da yapılırken, 2012 yapımı “Sevmek Gibi” ise Japonya'da çekildi. Ancak Abbas bir konuşmasında şöyle demişti; “En iyi filmlerim, İran'da çekildi. Çünkü orası benin memleketim.”
Kaynak: Turkish.China