Süre: 108 Dakika
Ülke: İran İslam Cumhuriyeti
Orjinal Adı: گلچهره
Etiketler: Afgan Filmi , Afgan Sineması , Afganistan Sineması , Golchehreh , Gülçehre , İran filmi , İran filmleri , İran Sineması , Matemkar , Sinema
21.922İZLENME
117BEĞEN
12BEĞENME
ne gülçehre, ne kandahar, ne doçarh sovar (bisikletçi) ne de diğerleri.. hiçbirisi bize afgan halkının realitesini hissettirmeyecek.. ancak yaranın ne olduğunu hatırlatıp afganistan diye bir ülke olduğunu hatırlamamıza yardımcı olurlarsa bu da bir şeydir.. sinema olmasa, müzik olmasa, sanat olmasa zaten çoktan kör olan gözlerimiz kendisini bile inkar edecek..
coğrafya kaderdir ve herkes kendi coğrafyasının kaderini yaşıyor. eşref han gibiler kadere mütevazi bir katkı yapmaya çalışan azizler. onların da hamleleri filmdeki pislik parçaları tarafından (hem de kendi halkı kendi kardeşi) tarafından) yok edildi ve yok ediliyor.. muhammed ikbal’in afganistanla alakalı bir ifadesi vardır reflections(yansımalar) isimli eserinde: “sanırım böylesi kritik sınırlar dahilinde ve hassas bir coğrafyada konumlanan afganistan, rahat bir nefes çekmek için epey zaman daha çimdiklenip duracak” ikbal bu lafı 80 sene önce demişti manzara geçmişten daha da kötü..
gülçehre ne kadar nadide bir film.. başta da dediğim gibi o realiteyi anlamamız imkansız ama bir buçuk saatliğine kabile götürüyor insanı. aşk, acı, imkansızlık, söylenen, söylenemeyen .. ne varsa filmde bulabiliyor insan. eşref hanın demek isteyip ertelediği ama demek nasip olmayan cümlesi, gedurz’un sinemayı gördüğü ilk anki şaşkınlığı, qand ve kızın arasındaki olasılıksız aşk (ölen qand’ın ardından onun adına rahat nefes çektim), isimsiz hayatlar, patlayan bombalar, gömülen televizyon ve salur’un der dünyaa heme cizz momkine (dünyada herşey mümkün demesi) .. hepsini toplayınca sinemanın kıymeti çıkıyor ortaya: sinema insana kaderi sorgulatır. bunu yapabildiği ölçüde aziz bir şey sinema.. ve gülçehre köküne kadar yapıyor bunu..
daha günnlerceeee konuşulur üstüne ama salorr’un okuduğu beyt herşeyin özeti; ’’efsus ki der kısmeti ma şadi nist coz rencu gamm hiç vefaa berbadi nist.. zorluk ve derd dışında yazık ki huzur ve ağız tadı yok bize’’ ..ne denir ki üstüne..
not: bir de bazı yorum yapanlar taliban hakkında pozitif ifadeler kullanmışlar yahut aslında iyiydi ama sonradan bozuldular kabilinde deli saçması laflar etmişler.. afganistanda kadınların pazardan salatalık patlıcan almasını ahlaka aykırı diye men eden bir yobaz sürüsü, bir avuç sarıklı itin müdaafasını yapan insanın iyi niyetinden şüphe edereim.. ne varoluşu ne de sonraki eylemleri hayırlı idi. islamdan uzak, modern zaman köpekleri sadece. allaha verecekleri hesap çok başka onların çok..
İslami İran ile Afganistan pek de ayrı değillerdir. Bu milletler din, dil ve kültür olarak aynı, ancak iki farklı devlettir diyebiliriz. Afganistanlılar Farsça’nın bir şivesi olan Dari dilini konuşurlar ki Dari dilinin birkaç telaffuz değişikliği dışında Farsça’dan hiç bir farkı yoktur.
Keza, 1980’den itibaren gerek Sovyet ve Amerikan işgalleri, gerekse Taliban zulmünden kaçıp İran’a sığınan milyonlarca Afgan mülteci bulunmaktadır ki bunların bir milyona yakını İran vatandaşlığı ve oturma izni almış, diğerleri ise beklemektedir. Böyle bir durumda Afganistanlıların İslami İran’dan ayrı olduğu düşünülemez.
Sorunuza gelince, evet bu bir İran filmidir. Yönetmen ve oyuncuların çoğu İranlıdır, filmin büyük bir kısmı da İran’da çekilmiştir. Ancak konu itibarıyle Gülçehre filmi Afgan sinemasını işlemektedir. Umarım anlatabiliyorumdur.
Bu bir İran filmi mi yoksa Afgan filmi mi?
İsmimi taşıyan bu filmi izlemek çok güzeldi.
İslami İran ile Afganistan pek de ayrı değillerdir. Bu milletler din, dil ve kültür olarak aynı, ancak iki farklı devlettir diyebiliriz. Afganistanlılar Farsça’nın bir şivesi olan Dari dilini konuşurlar ki Dari dilinin birkaç telaffuz değişikliği dışında Farsça’dan hiç bir farkı yoktur.
Keza, 1980’den itibaren gerek Sovyet ve Amerikan işgalleri, gerekse Taliban zulmünden kaçıp İran’a sığınan milyonlarca Afgan mülteci bulunmaktadır ki bunların bir milyona yakını İran vatandaşlığı ve oturma izni almış, diğerleri ise beklemektedir. Böyle bir durumda Afganistanlıların İslami İran’dan ayrı olduğu düşünülemez.
Sorunuza gelince, evet bu bir İran filmidir. Yönetmen ve oyuncuların çoğu İranlıdır, filmin büyük bir kısmı da İran’da çekilmiştir. Ancak konu itibarıyle Gülçehre filmi Afgan sinemasını işlemektedir. Umarım anlatabiliyorumdur.
Çok duygulu bir film. Teşekkürler. Herkese tavsiye ediyorum.
Çok duygulu ve hüzünlü bir film. Teşekkür ederim. Bu filmi herkese önereceğim.
Bir de sorum olacak size. Acaba filmde adı geçen diğer sinema örneklerini, mesela, ’’Bisikletçi’’, ’’Arkadaşın Evi Nerede?’’, ’’Satrançbaz / Satranççı’’ ve ’’Hurşit Reis’’ gibi filmleri de sitenize paylaşacak mısınız? Paylaşırsanız sevinirim.
Gülçehre’de bahsedilen bu filmlerin ilk ikisi Türkçe altyazılı olarak mevcuttur. İnşallah ileriki günlerde onları da paylaşacağız.
Çok hüzünlü ve güzel bir film.
film sanatsal olarak güzel.Lakin Taliban hakkında tamamen algı oluşturulmak istenmiş,yanlış .
başarılı emeğiniz için teşekkürler admin….
Evet sanat açısından çok güzel bir film. Ancak içerik açısından da iddia ettiğinizin aksine bir yalnış yok. Zira, bir propaganda filmi değildir bu. Film gerçeklere dayalıdır ve yaşanmış bir hikayeden alınmıştır. Yani Afganistan’da Taliban budur ve bunları yapmıştır ve maalesef hâla da yapıyor.
Burası bir forum değil, Yorum alanını kullanım alanının dışına çıkartmak istemediğim için -emeğinize saygı- taliban hakkındaki yargınıza cevap vermeyeceğim teşekkürler
Hayatımda ilk defa bir siteye özellikle film hakkında yorum yapıyorum…
Zevkler ve renkler tartışılmaz ama ben bu filme bayıldım, çok güzel muhteşem bir film yahu…
Çok güzel bir film, iran sinemasına bayılıyırum, teşekkürler.
bu filmi izleyerek yeni bir derdim oldu.
iran – afgan aynı kültürün milleti. ikisini birbirinden bağımsız düşünmek yanlış olur sanat ve dil konusunda. taliban konusuna gelince. rus- abd saldırılarına karşı kurulmuş bir savunma mekanızmasıydı ilk çıktığı yıllar. ama sonradan bozuldu. islamı, tek tip bir müslümanlık içine hapsetmeye çalıştı. bunu da yaparken afganistanın iç işlerine de müdahale etti. yıllardır bitmeyen karışıklıklara sebebiyet verdi.
elbet türlü türlü gruplar var. kimisine göre tasavvuf, kimisine göre selefi- vahhabi düşüncesi, kimine göre şia, kimine göre de ehl- i sünnet, kimine göre de klasik islamî sanatlar ve sinema vs vs. müslümanlığı, tek tip bir zihniyet haline getirmek yanlış. insanların kafalarında, sadece ben ve benim gibiler doğru müslüman, gibi oluşan düşünceler sakat sapkın düşünceler. zira bu, bir diğer kısmı ötekileştirmek olur. hatta kimilerince katli vacip halini alır. Taliban ilk zamanlar dış savunma için kurulduğu halde rusya ve abdye karşı; sonrasında iç işlerine de müdahale etmiştir.
Yıllardır aile sohbetlerimizde konuşulan bir konudur Taliban. Ve bu konu hakkında önemli makaleler okuduğumuz, hatta bizzat birkaç afgan akademisyenin doktora- yüksek lisans tezine özverili bir şekilde göz attığımız için az çok bir bilgi temin ettik. Tedris gördüğüm üniversitede İran ve Afganistan’a sıklıkla giden, çok iyi derecede farsça bilen bir hocamız olduğu için, zâtından edindiklerimiz de cabası.
Nitekim bir ârif kimse;
’’Allah’a ulaşmak için yaratılmışlar adedince yollar vardır.’’
Bediüzzaman Hz. de ’’ اَلطُّرُقُ اِلَى اللهِ بِعَدَدِ اَنْفَاسِ الْخَلاَئِقِ ’’ Allah’a giden yollar mahlukâtın nefesleri sayısıncadır, demiştir.
Bu filmin başında çalan müziği bilen var mı?
İranlı müzisyen Fereydun Şahbaziyan (فریدون شهبازیان) bu müziği film için yapmıştır. Youtube veya Aparat.com sitelerinde sanatçının ismini Farsça orjinali ile aratırsanız, onun daha çok müziğini bulabilirsiniz.
’yakıp yıkanlar’ ve ’ümidini, aşkını kaybetmeyenler’.. Unutulmayacak bir filmdi. Teşekkürler
çok güzeldi bee! 🙂
kardeş yorumuna bayıldım tebrik edrim
Ah Afganistan! Ey aşk ve kültür beşiği!
Ne istedi senden dünyanın emperyalist güçleri ve onların barbar piyonları?!
Elbet bir gün hüznün bitecek.. Gül çehre’nden tebessümler saçılacak!
Mutlu sonla bitecek hayat sineman!
Hüngür hüngür ağlatacak bir dram bombası.. Can alıcı..
Muhakkak izleyin..
ne gülçehre, ne kandahar, ne doçarh sovar (bisikletçi) ne de diğerleri.. hiçbirisi bize afgan halkının realitesini hissettirmeyecek.. ancak yaranın ne olduğunu hatırlatıp afganistan diye bir ülke olduğunu hatırlamamıza yardımcı olurlarsa bu da bir şeydir.. sinema olmasa, müzik olmasa, sanat olmasa zaten çoktan kör olan gözlerimiz kendisini bile inkar edecek..
coğrafya kaderdir ve herkes kendi coğrafyasının kaderini yaşıyor. eşref han gibiler kadere mütevazi bir katkı yapmaya çalışan azizler. onların da hamleleri filmdeki pislik parçaları tarafından (hem de kendi halkı kendi kardeşi) tarafından) yok edildi ve yok ediliyor.. muhammed ikbal’in afganistanla alakalı bir ifadesi vardır reflections(yansımalar) isimli eserinde: “sanırım böylesi kritik sınırlar dahilinde ve hassas bir coğrafyada konumlanan afganistan, rahat bir nefes çekmek için epey zaman daha çimdiklenip duracak” ikbal bu lafı 80 sene önce demişti manzara geçmişten daha da kötü..
gülçehre ne kadar nadide bir film.. başta da dediğim gibi o realiteyi anlamamız imkansız ama bir buçuk saatliğine kabile götürüyor insanı. aşk, acı, imkansızlık, söylenen, söylenemeyen .. ne varsa filmde bulabiliyor insan. eşref hanın demek isteyip ertelediği ama demek nasip olmayan cümlesi, gedurz’un sinemayı gördüğü ilk anki şaşkınlığı, qand ve kızın arasındaki olasılıksız aşk (ölen qand’ın ardından onun adına rahat nefes çektim), isimsiz hayatlar, patlayan bombalar, gömülen televizyon ve salur’un der dünyaa heme cizz momkine (dünyada herşey mümkün demesi) .. hepsini toplayınca sinemanın kıymeti çıkıyor ortaya: sinema insana kaderi sorgulatır. bunu yapabildiği ölçüde aziz bir şey sinema.. ve gülçehre köküne kadar yapıyor bunu..
daha günnlerceeee konuşulur üstüne ama salorr’un okuduğu beyt herşeyin özeti; ’’efsus ki der kısmeti ma şadi nist coz rencu gamm hiç vefaa berbadi nist.. zorluk ve derd dışında yazık ki huzur ve ağız tadı yok bize’’ ..ne denir ki üstüne..
not: bir de bazı yorum yapanlar taliban hakkında pozitif ifadeler kullanmışlar yahut aslında iyiydi ama sonradan bozuldular kabilinde deli saçması laflar etmişler.. afganistanda kadınların pazardan salatalık patlıcan almasını ahlaka aykırı diye men eden bir yobaz sürüsü, bir avuç sarıklı itin müdaafasını yapan insanın iyi niyetinden şüphe edereim.. ne varoluşu ne de sonraki eylemleri hayırlı idi. islamdan uzak, modern zaman köpekleri sadece. allaha verecekleri hesap çok başka onların çok..